Hoşuma giden bir ironi. Lütfen kimse bu başlığa cevap vermesin sadece okuyun. tartışma olmasın.
Bir gün bir anne varmış, bıngıldaksız sıpalarını evde bırakıp pilatese gitmiş.
Sıpaların hepsi zaten atkafaymış, bi boktan anlamazlarmış... Anne onlardan da kazma olduğu için çocuklara bizzat terbiye vermek yerine evin bir köşesine yakalanırsa ateşe düşecekleri binbir tuzak kurmuş, öteki köşesine de çukulata, pasta ve göğüsleri yeni tomurcuklanmış barbie bebekler koymuş, sonra çocuklara hiç görünmeden pilatese kıçını küçültmeye gitmiş.
Bu gerzek anne çocuklara eziyet çıkarmak için suyu açık bırakmış; evi su basmış, pencereleri de açık bırakmış; yağmur, kar, rüzgar... ne istersen içerde... Ayrıca çocuklar yesin diye bir lokma yemek bırakmamış, çocuklar gerizekalı olmalarına rağmen kastırıp yemek yapmayı öğrenmişler...
Bu çocuklar zamanla büyümüş, başlarının çaresine bakar olmuş... Ama anne dallaması bizzat kendi gelip yavrularını bağrına basmak yerine eve mektup göndermeye başlamış. Ama aralarından bir tanesini seçip ona göndermiş mektubu, hem de normal posta yoluyla felan da değil, birini tutmuş, ona söylemiş o kişi de çocuklardan biri yanlızken onun kulağına söylemiş sonra kimse görmeden gitmiş...
Anneden gelen laf kulaktan kulağa geçmiş, şekilden şekile girmiş... Çocuklar birbirlerine düşmüşler. Anneden gelen iletideki bilgi ile çocukların deneye deneye buldukları bilgiler çatışırmış hep... Bazı çocuklar "bu annemizden geldi" diye annevî mesajlara sarılmışlar hep. Çocuklar arasında hizip büyümüş, evin değişik yerlerinde yaşamaya başlamışlar... Anneden gelen mesajlara sarılan çocuklar kendi bokları içinde yüzmüşler sefil bir hayat yaşamışlar, ötekiler temiz ve düzenli bir hayat yaşamışlar.
Bu anne "ben sizi uyardım ayol!" diye cemkirirmiş bi de... Ağzını yırtarım ben o yellozun...
Hayat sana ekşi limonlar sunarsa, sen de tekila ve tuz iste ...
"Partners help each other undress before sex. After sex, they always dress on their own. Moral of the story: In life, no one helps you once you get fucked."